Kız kulesi İstanbul boğazının girişinde ada şeklinde kule
olarak inşa edilmiş bir yapıdır.Oldukça etkileyici bir hikayesi olduğundan bir
çok kişi tarafından ziyaret akınlarına uğramaktadır.İstanbul’un en iyi temsil
eden yapıt olarak görünen bu kule eskiden deniz feneri , gözetleme kulesi
olarak kullanılmış.İstanbul’un gizemli mekanlarından birisi olan kız kulesinin
oldukça etkileyici bir hikayesi olmasının yanı sıra , aşıkların ve turistlerin
en çok ziyaret ettikleri yapı olarak bilinmektedir.Kız kulesiyle ilgili olarak
söylenen bir çok hikaye olduğundan en doğru bilinen hikayesi olarak sizinle
paylaşacağım.
Osmanlı zamanlarında bölge kralının kızı için söylenen bir
söz neticesinde 18 yaşına geldiğinde yılan tarafından sokularak öleceği
olmuştur.Bu sözü duyan kral denizin ortasına bir kule yaptırarak kızını burada
yaşaması için ikna etmiştir.Zaman geçtikten sonra kuleye gelen bir meyve sepeti
içerisinden çıkan yılan kralın kızını sokarak öldürür.Kral kızına demirden bir
tabut yaptırarak Ayasofya müzesinin giriş kapısının üzerine
yerleştirir.Ziyaretçiler tarafından görülen 2 adet delik olması , o zamanlar
içerisinde yılanın , prensesi rahat bırakmadığı görülmektedir.
Adeta kaderden kaçılmayacağını kanıtlarcasına bir hikaye
olduğu fakat ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğu tartışılır bir
hikayedir.Günümüzde kız kulesini ziyarete giden insanlar için özel olarak
hazırlanmış kafeler ve restaurantlar bulunmaktadır.İstanbul ziyaretiniz
esnasında mutlaka buraya gitmenizi tavsiye ederim.
Kız kulesi, hakkında çeşitli rivayetler anlatılan, efsanelere konu
olan,İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi'ne yakın kısmında,Salacak açıklarında
yer alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapıdır.
Üsküdar'ın sembolü haline gelen kule, Üsküdar’da Bizans devrinden kalan tek eserdir.MÖ
24 yıllarına kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule,Karadeniz’in Marmara ile birleştiği yerde küçük bir
ada üzerinde kurulmuştur.
Bugün görülen kulenin temelleri ve
alt katın önemli kısımları Fatih devri yapısıdır. Kulenin etrafındaki sahanlık geniş
kaplanmıştır. Üstündeki madalyon halindeki bir mermer levhada, kuleye şimdiki
şeklini veren Sultan II.
Mahmut’un, Hattat Rasim’in kaleminden çıkmış 1832 tarihli bir tuğrası vardır. Kulenin Eminönü tarafı daha genişçe olup burada bir de sarnıç vardır.
İlk olarak Yunan döneminde bir mezara
ev sahipliği yapan bu ada Bizans döneminde inşa edilen ek bina ile gümrük
istasyonu olarak kullanılmıştır. Osmanlı döneminde ise gösteri platformundan,
savunma kalesine, sürgün istasyonundan, karantina odasına kadar birçok işlev
yüklenmiştir. Asli görevi olan ve yüzyıllardan beri varlığı ile insanlara,
geceleri ise geçen gemilere göz kırpan feneri ile yol gösterme işlevini hiç
kaybetmemiştir.Geçmişten geleceğe en çok da düşlere yol göstermektedir Kız
Kulesi. Kız Kulesi 2000 yılında restore edilerek, artık çatal-bıçak seslerinin
duyulduğu bir mekân haline dönüştürülmüştür. Kız kulesine ulaşım Salacak ve
Ortaköy'den sandallarla yapılmaktadır.
Çok eski tarihi geçmişi olan Kız
Kulesi, bir zamanlar, Boğazdan geçen gemilerden vergi alınmak maksadı ile
kullanılmıştır. Kule ile Avrupa Yakası boyunca büyük bir zincir çekilmiş ve
gemilerin Anadolu Yakası ile Kız Kulesi arasından geçişine(o zamanlar gemi
boyutları küçük olduğu için geçebilmekteydi) izin verilmiştir. Bir süre sonra
Kule, zinciri taşıyamamış ve Avrupa Yakasına doğru yıkılmıştır. Kuleden suyun
içine bakıldığında yıkıntıları görülmektedir.