{ "title": "Kız Kulesi Tarihçesi", "image": "https://www.kizkulesi.gen.tr/images/kiz-kulesi-tarihcesi.jpg", "date": "19.01.2024 00:07:50", "author": "Okatan", "article": [ { "article": "
Kız kulesi İstanbul boğazının girişinde ada şeklinde kule olarak inşa edilmiş bir yapıdır. Oldukça etkileyici bir hikayesi olduğundan birçok kişi tarafından ziyaret akınlarına uğramaktadır. İstanbul'un en iyi temsil eden yapıt olarak görünen bu kule eskiden deniz feneri, gözetleme kulesi olarak kullanılmış. İstanbul'un gizemli mekanlarından birisi olan kız kulesinin oldukça etkileyici bir hikayesi olmasının yanı sıra, aşıkların ve turistlerin en çok ziyaret ettikleri yapı olarak bilinmektedir. Kız kulesiyle ilgili olarak söylenen birçok hikâye olduğundan en doğru bilinen hikayesi olarak sizinle paylaşacağım.

Osmanlı zamanlarında bölge kralının kızı için söylenen bir söz neticesinde 18 yaşına geldiğinde yılan tarafından sokularak öleceği olmuştur. Bu sözü duyan kral denizin ortasına bir kule yaptırarak kızını burada yaşaması için ikna etmiştir. Zaman geçtikten sonra kuleye gelen bir meyve sepeti içerisinden çıkan yılan kralın kızını sokarak öldürür. Kral kızına demirden bir tabut yaptırarak Ayasofya müzesinin giriş kapısının üzerine yerleştirir. Ziyaretçiler tarafından görülen 2 adet delik olması, o zamanlar içerisinde yılanın, prensesi rahat bırakmadığı görülmektedir.

Adeta kaderden kaçılmayacağını kanıtlarcasına bir hikâye olduğu fakat ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğu tartışılır bir hikayedir. Günümüzde kız kulesini ziyarete giden insanlar için özel olarak hazırlanmış kafeler ve restoranlar bulunmaktadır. İstanbul ziyaretiniz esnasında mutlaka buraya gitmenizi tavsiye ederim.

Kız kulesi, hakkında çeşitli rivayetler anlatılan, efsanelere konu olan, İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi'ne yakın kısmında, Salacak açıklarında yer alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapıdır.

Üsküdar'ın sembolü haline gelen kule, Üsküdar'da Bizans devrinden kalan tek eserdir. MÖ 24 yıllarına kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule, Karadeniz'in Marmara ile birleştiği yerde küçük bir ada üzerinde kurulmuştur.

Bugün görülen kulenin temelleri ve alt katın önemli kısımları Fatih devri yapısıdır. Kulenin etrafındaki sahanlık geniş kaplanmıştır. Üstündeki madalyon halindeki bir mermer levhada, kuleye şimdiki şeklini veren Sultan II. Mahmut'un, Hattat Rasim'in kaleminden çıkmış 1832 tarihli bir tuğrası vardır. Kulenin Eminönü tarafı daha genişçe olup burada bir de sarnıç vardır.

İlk olarak Yunan döneminde bir mezara ev sahipliği yapan bu ada Bizans döneminde inşa edilen ek bina ile gümrük istasyonu olarak kullanılmıştır. Osmanlı döneminde ise gösteri platformundan, savunma kalesine, sürgün istasyonundan, karantina odasına kadar birçok işlev yüklenmiştir. Asli görevi olan ve yüzyıllardan beri varlığı ile insanlara, geceleri ise geçen gemilere göz kırpan feneri ile yol gösterme işlevini hiç kaybetmemiştir. Geçmişten geleceğe en çok da düşlere yol göstermektedir Kız Kulesi. Kız Kulesi 2000 yılında restore edilerek, artık çatal-bıçak seslerinin duyulduğu bir mekân haline dönüştürülmüştür. Kız kulesine ulaşım Salacak ve Ortaköy'den sandallarla yapılmaktadır.

Çok eski tarihi geçmişi olan Kız Kulesi, bir zamanlar, Boğazdan geçen gemilerden vergi alınmak maksadı ile kullanılmıştır. Kule ile Avrupa Yakası boyunca büyük bir zincir çekilmiş ve gemilerin Anadolu Yakası ile Kız Kulesi arasından geçişine (O zamanlar gemi boyutları küçük olduğu için geçebilmekteydi) izin verilmiştir. Bir süre sonra Kule, zinciri taşıyamamış ve Avrupa Yakasına doğru yıkılmıştır. Kuleden suyun içine bakıldığında yıkıntıları görülmektedir.
" } ] }