{ "title": "Kız Kulesi Nasıl Yapıldı", "image": "https://www.kizkulesi.gen.tr/images/kiz-kulesi-nasil-yapildi.jpg", "date": "21.01.2024 10:08:32", "author": "bayram sarı", "article": [ { "article": "Kız Kulesi Nasıl Yapıldı, Kız kulesi İstanbul boğazı girişindeki kayalık üzerine dizayn edilmiş küçük bir kuledir. İstanbul'un sembollerinden birisidir. Geçmiş dönemlerde gözetleme kulesi, deniz feneri olarak da kullanılmıştır, İstanbul boğazı girişini ifade eden bir mihenk noktasıdır. Üsküdar'ın sembolü haline gelmiş bir kuledir, Üsküdar'da Bizans devrinden kalan sadece bu eserdir. M. Ö. 24 yıllarına kadar dayanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule, Karadeniz'in Marmara ile birleştiği yerde küçük bir ada üzerinde inşaa edilmiştir. Avrupalı tarihçiler buraya Leander Kulesi olarak adlandırırlar.

Kendi kendine yeten bir tarihe sahip olan bu kule yüzyıllardır anlatılan efsaneleriyle de dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştır. Kızkulesi ile ilgili anlatılan ilk efsane; Ovidius'un kaydettiği bir aşk hikayesi. Zamanında Üsküdar bölgesinde Tarnıça Afrodit adına bir tapınak vardır. Hero'da genç kızların vazife aldığı bu tapınağın rahibelerindendir. Kulede kumruların bakımı ile görevlidir. Aşka yasaklıdır. Her ilkbaharda doğanın uyanışı adına tapınak çevresinde kutlamalar yapılır, çevre şehirlerden insanlar akın akın tapınağın bulunduğu alana gelir, yenilir içilir, aşkı bulamayanlar Afrodit'e ma­bedinde yakararak aşkı yaşayabilmek için yakarırlar. Bo­ğazın diğer kıyısında oturan Leandros'ta bu kutlamalara katılmak için tapınağa geldiğinde Hero'a rastlar. Birbirine âşık olan iki genç, Leandros'un gece kuleye gelmesi ile aşklarını kutsarlar. Kız Kulesi her gece iki gencin gizli aşkına şahit olur. Leandros'un yüzerek kuleye geldiği fırtınalı bir günde kıskanç bir rahip feneri söndürür. Karanlıkta yönünü bulamayan Leandros boğazın serin sularında kaybolur. Sevgilisinin öldüğünü gören Hero da kendini Kızkulesi'nden Boğazın serin sularına bırakır.

Kız kulesi nasıl yapıldı, bu Muhteşem Kuleyle ilgili bahsedileceklerden biri de Kleopatra'nın sonunu anımsatan bir sonun dillendirildiği yılan hikayesidir. Efsaneye göre kralın birine, en çok sevdiği kızı on sekiz yaşına bastığında bir yılan tarafından sokularak öleceğinden bahsedilir. Bunu duyan kral denizin ortasındaki bu kuleyi inşa ederek kızını burada yaşaması konusunda ikna eder. Kaderin kaçınılmazlığını ispatlarcasına, kuleye gönderilen üzüm sepetinden çıkan bir yılan, prensesi sokarak zehirler. Kral, kızına demirden bir tabut yaptırır. Ayasofya'nın giriş kapısının üzerine koydurur. Bugün bu tabutun üzerinde iki delik vardır. Yılanın ölümünün ardından da onu rahat bırakmadığına dair efsaneler anlatılmaktadır.
" } ] }